Günümüzde milyonlarca insanın Hac görevini yerine getirmek için ziyaret ettiği Kabeyi inşa eden Hz. İbrahimin, Kuranda, tek başına bir ümmet olduğu bildirilmektedir. O ve oğlu Hz. İsmail, bundan binlerce yıl önce, Yüce Allahın vahyi doğrultusunda insanların toplanacakları ve Onu zikredecekleri, yılın belirli zamanlarında oraya Hacca gelecekleri bir ev inşa etmişlerdir. Bu evin Kurandaki adı Kabedir. Kuranda, Hz. İbrahimin ve Hz. İsmailin bunu bir ibadet olarak yaptıkları ve sonrasında şöyle dua ettikleri bildirilmiştir:
İbrahim, İsmaille birlikte Evin (Kabenin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin. (Bakara Suresi, 127)
Bugün milyonlarca insanın ziyaret ettiği Mescid-i Harama, diğer adıyla Kabeye ilk yerleşen Hz. İbrahimin, bir başka Kuran ayetinde oğulları İsmail, İshak ve tüm müminler için şu şekilde dua ettiği bildirilmektedir:
Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. Rabbimiz, şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allaha gizli kalmaz. Hamd, Allaha aittir ki, O, bana ihtiyarlığa rağmen İsmaili ve İshakı armağan etti. Şüphesiz Rabbim, gerçekten duayı işitendir. Rabbim, beni namazı(nda) sürekli kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur. Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve müminleri bağışla. (İbrahim Suresi, 37-41) Görüldüğü gibi Hz. İbrahim, dualarında hem Allahın sıfatlarını saymakta, hem de Ona şükretmektedir. Allahtan istediği şeyler de, kendisini Ona yakınlaştıracak, ahirette bağışlanmasına vesile olacak isteklerdir.